KESK’e bağlı Enerji Sanayi ve Maden Kamu Emekçileri Sendikası (ESM) Samsun Şubesi, Amasra’da yaşanan maden kazasında hayatını kaybeden 43 madenciyi andı. Şube Başkanı Mustafa Niyazi Bulut, “Geçtiğimiz yıl Amasra’da yaşadığımız maden faciası da sonrasında ortaya çıkan gerçeklere baktığımızda alınabilecek önlemlerle 43 madenciyi kaybetmemizin önüne rahatlıkla geçilebilirdi. Yaşanan madencilerin fıtratı olarak addedilen alelade bir ölümden ziyade göz göre göre gelen bir iş cinayetidir. Sorumlusu da TTK Genel Müdürlüğü’dür. ” dedi.
ESM Samsun Şubesi, geçen yıl 14 Ekim’de Amasra’da meydana gelen maden kazasında hayatını kaybeden 43 madenciyi andı. Sendika binasında açıklama yapan ESM Samsun Şube Başkanı Mustafa Niyezi Bulut, şunları söyledi:
“43 madenciyi kaybetmemizin önüne rahatlıkla geçilebilirdi”
“Geçtiğimiz yıl 14 Ekim’de Amasra’da bulunan Türkiye Taşkömürü Kurumu’na (TTK) ait işletmede 43 madenci göz göre göre gelen bir kaza sonucu yaşamlarını yitirmişti. Aradan bir yıl geçti, maalesef işçileri, emekçileri iş cinayetlerine mahkûm eden düzen yerli yerinde duruyor. İSİG verilerine göre 2023 yılının sadece ilk 8 ayında bin 253 işçi iş kazalarında yaşamını yitirmiştir. Geçtiğimiz yıl Amasra’da yaşadığımız maden faciası sonrasında da ortaya çıkan gerçeklere baktığımızda alınabilecek önlemlerle 43 madenciyi kaybetmemizin önüne rahatlıkla geçilebilirdi. Hem kazaya ilişkin Meclis araştırma raporu hem de bilirkişi raporları bunu kanıtlamaktadır.
“Sonuçları bilinen olay kaza değil, cinayettir”
Son olarak dava dosyasına eklenen bilirkişi raporunda TTK Genel Müdürlüğü yüzde 100 kusurlu bulunurken kazanın meydana geldiği maden ocağında havalandırmanın iyileştirilmesi için gerekli yatırım ve iyileştirilme projelerinin hayata geçirilmediği, kazanın meydana gelmesinde yetersiz ve etkisiz havalandırma sisteminin önemli rol oynadığına dikkat çekilmiştir. Rapor ayrıca kaza ile ilgili sorumluluğun kişilere mal edilemeyeceğini açıkça ifade etmektedir. Kömür madenlerinde grizu ve göçük en bilinen, en çok can yakan tehlikelerdir. Etkisi ve riski bilinen tehlike kaynaklarına karşı proaktif önlem almak hem yasal hem de vicdani bir zorunluluktur. Bu tür sonuçları bilinen olaylar kaza değil olsa olsa cinayettir. Yeraltı maden işletmeciliğinin olmazsa olmaz koşulu iyi havalandırma planı ve yeryüzüne ulaşmayı sağlayacak en az iki bağımsız yolun var olmasıdır.
“Maden kazası demek gerçeği ters yüz etmek demektir”
TTK Genel Müdürlüğü’nün kamuoyuna yansıyan resmi yazışmaları da bilirkişi raporunda belirtilen hususları kanıtlıyor. Amasra İşletmesi’nden, 2018 yılı temmuz ayında 50 yıl önce kurulmuş olan aspirasyon sistemlerinin kapasitesinin mevcut havalandırma ihtiyacını karşılayamadığı ve değiştirilmesi gerekliliği Genel Müdürlüğe iletilmesine ve 2020 yılında talebin tekrarlanmasına rağmen aradan geçen 4 yılda bu konuda tek bir adım atılmamıştır. Genel Müdürlüğün aklına aspiratörleri değiştirmek ancak kazadan sonra gelmiştir ki bunu yapmalarının sebebi de insan hayatını düşünmeleri değil sorumluluklarını ortadan kaldırmak istemeleridir. Bunları göz önüne aldığımızda buna maden kazası demek gerçeği ters yüz etmek olacaktır.
“Yaşanan cinayettir, sorumlusu da TTK Genel Müdürlüğü’dür”
“Kaza bağıra bağıra gelmiş”
Yaşanan bu katliam tüm yönleriyle araştırılmalı, gerçek sorumlular mutlaka cezalandırılmalıdır. Görevi kendilerine verilen işleri yapmak olan birkaç vardiya amiri günah keçisi ilan edilmemeli, facia en üst yönetim kademesinden başlanarak tüm boyutlarıyla bağımsız bir komisyon tarafından dikkatle incelenmelidir. TTK gibi kamu kurumları her türlü siyasi baskıdan uzak madencilik bilimi ve işletme kurallarına göre yönetilmelidir. Siyasetin bürokrasiye müdahalesi sonucu oluşturulan kadrolaşma ve bu kadroların liyakatsizliğinin bedeli geçmişte olduğu gibi ocakta çalışan birkaç maden mühendisine yüklenmemelidir. Kazayla ilgili tüm verilerin şeffaf olarak paylaşılması, kazanın gerçek nedeninin belirlenmesi açısından önem taşımaktadır. Gerçek nedenin belirlenmesi bu tip kazaların gelecekte tekrar yaşanmaması açısından önemlidir.”